Ne yalan söyleyeyim. İstanbul’un gündüzleri Urfa’nın gecesinden bile serin. Ama İstanbul Ramazan ayında gidilecek, dolaşılacak, gezilecek şehir olmaktan öte!
Sanki Mübarek Ramazan ayı İstanbul’a hiç gelmemiş!
Gündüzleri her yer tıka basa!
Lokantalar dolu!
Barlar tıka basa!
Cafeler ağzına kadar dolu!
Sokaklarda yineler, içenler, oynayanlar ve daha neler? Neler?
İstanbul’un sadece Avrupa yakası değil, Anadolu yakası da Avrupa’dan geri kalan değil.
Urfa’mda olmaktan dolayı mutluyum. Huzurluyum. Neşeliyim.
Allah’ıma şükürler olsun.
Neden İstanbul’daydım peki?
En büyük oğlum Muhammed Lütfü, Acıbadem Üniversitesinde okuyordu. Şükürler olsun okulunu tamamladı ve mezun oldu. 23 Haziran’da Acıbadem Üniversitesinde mezuniyet töreni vardı. Ailece oradaydık. Mutlu gününde Oğlum’un sevincini bir anne ve baba olarak birlikte yaşadık.
Allah hepinize bu ve buna benzer güzellikleri yaşamayı, duyguları paylaşmayı nasip etsin. (AMİN)
Cumartesi günü gece Urfa’ya geldim. Pazar günü akşamı iftar saatini sanki ilk kez oruç tutan birisiymiş gibi heyecanla gelmesini bekleyip durdum. İftar saati yaklaştığında yemek sofrası kuruldu. Masaya her birimiz için ayrı ayrı olmak üzere en az üçer bardak indi. (İstanbul’da iftarda sadece bir yudum su içiyorsun o kadar!) bir bardak su, bir bardak ayran ve bir bardak ta meyan balı içeceği için. Aramızda dört bardağı tabağının çevresinde bulanlar da var. Akşam ezanının okunması ile birlikte beş gündür uzak kaldığım o muhteşem iftar saatini bir kez daha kavuşabilmenin huzuru içinde yaratana peş peşe şükürlerimi sıralıyorum.
Evet, nerede olursanız olun bana göre Urfa’da oruç tutmak ve iftar açmak bir başka güzellik. Ve naçizane bende kısa bir süre de olsa doğduğum, büyüdüğüm memleketim URFA’mda olmaktan son derece sevinçliyim.
İlimizde olan misafir MÜLTECİLERİMİZE de bir an önce evlerine, yuvalarına dönmeleri için hep birlikte bu akşam iftar saatinde ne olur dua edelim.
Günün Haberleri