Anasayfa     Günün Haberleri     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  25 Nisan 2024

   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ORTAK DENETİM   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   URFA'DA ERKEN BAYRAMLAŞMA   Z KUŞAĞI..!!!   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   MÜNİR ULUDAĞ VEDA ETTİ   CANPOLAT KIRSALA DEVAM DEDİ   CAMPOLAT Kırsalı İhmal Etmiyor   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   Vali AYHAN'a Teşekküre Gitttiler   URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI  



Site İçi Arama

Röportaj

AKTÜRK-DEMİR RÖPORTAJI

 Tarihi gerçekleri gün yüzüne çıkartacağız.RÖPORTAJ: MÜSLÜM AKTÜRK

Anket

URFASPOR KÜME DÜŞER Mİ?
EVET
HAYIR
FİKRİM YOK

Günün Manşetleri

Günün Fotoğrafı

Önemli Linkler

Hava Durumu

Şap İle Şeker Bir Daha Karıştı!

 

Allah nasip etti, 70’imize merdiven dayayacak günleri gördük sağlıkla.

Geride bıraktığımız 60 küsur senede, her insan gibi, yanlışlarımız da oldu doğrularımız da. Ne kadar sakınmış olsak da, bilerek ya da bilmeyerek, günah işlemişliğimiz de vardır mutlaka,. Bu arada Rabbimizden sevap hanemize yazmasını niyaz ettiğimiz hayıra yönelik işlerimiz de olmuştur inşaallah!..

Hulasa-I kelam; kısacık ömrümüzde çok şey yaşadık ve çok şey gördük.

Kucağına doğduğumuz ortam, çok küçük yaşlarda siyaset ile tanışmaya; bazen dizlerimize bazan boğazımıza kadar politika batağının içinde bulunmaya zorladı bizi.

Henüz ilk okul yaşlarındayken. sağ elimizin parmaklarını birleştirerek havaya kaldırmayı; “Milli Şef” yönetimine “Yeter Artık” dedik bilinçsizce.

Gün oldu:

“Kargalar kağır kağır!../ İsmet kulağın sağır!../ Demirkırat kazanmış; / Çık dama haho çağır!.” diye anlamını dahi tam olarak bilmediğimiz sloganlar atarak dolaştık Urfa’yı bir baştan öbür başa.

Zamanı geldi:

Türkçe bilmeyen Kürt kökenli hemşehrilerimize, “Heyya İsmet paşa sağe / Nane genim yasağe-İsmet Paşa sağ olduğu sürece/ Buğday ekmeği yasaktır” tekerlemesiyle kime ve neden oy vermemeleri gerektiğini anlatmaya çalıştık.

Bir sabah:

Marşlar eşliğinde merhum Alparslan Türkeş’in; “Sevgili vatandaşlar, Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla Türk Silahlı Kuvvetleri, memleketin idaresini ele almıştır” uyarısıyla uyandık şirin uykumuzdan.

Demokrat Partililerin evlerinden alınıp toplama merkezlerine götürülüşlerine tanık olduk.

Bediüzzaman Said Nursi’nin mezarının açılarak çürümeye yüz tutmuş bedenin meçhul bir yere taşındığını öğrendik boş mezarının başında.

Bu ülkede 10 yıl Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık ve Bakanlık yapmış devlet adamlarının “35 kurşluk bir cımbızı örtülü ödenekten aldıkları” gerekçesiyle nasıl da insafsızca yargılandıklarını dinledik radyolardan.

Yolsuzluk suçlamasıyla “köpek” ve “bebek” davaları ile uyutulduk aylarca. Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idamını seyrettik kuzu kuzu, sesimizi çıkarmadan.

Darbecilerin hazırlattıığı ileri anayasa’ya “evet” dedik tek maddesini dahi okumadan. Ve ne garip tecellidir ki, 10 yıl sonra -12 Mart 1971- aynı anayasanın “mektupçu” derbeciler eliyle değiştirilmesine alkış tuttuk; 1961 Anayasası’na “evet” diyenler biz değilmişiz gibi.

Sonra; “sağcı-solcu-şucu veya bucu” diye böyüldük toplum olarak. 12 Eylül 1980’e kadar birbirimizi boğazladık, karanlık sokaklarda ve aydınlık meydanlarda.

Onlarca genç idam sehpalarına çıkarıldı sonrasında.

Bizden olanların arkasından içimize akıttık göz yaşlarımızı.

Ötekilerin sadece çetelesini tuttuk; bizimle aynı sayıya ulaşıp ulaşmadıklarını takip etmek için.

Öldük öldük dirildik, ama aklımızı başımıza toplamadık, toplayamadık.

Darbeden 3 yıl sonra ve yine yine kuzu kuzu sandıklara koştuk, sürü şuuruyla. Kendimizce “ehven-i şer”e oy verdik, günahımız hafifler avuntusuyla.

Doğrusunu söylemek gerekirse, 3-4 yıl işler tıkırında gitti. Hantal bürokrasi canlandı biraz. Halk yararına bazı reformlar yapıldı az da olsa. Soluklandık biraz.

Ta ki Merhum Özal, “benim memurum işini bilir” deyinceye kadar.

Arkasından yolsuzluk iddiaları ile sarsıldık. Bir Bakan bu iddiayla azledildi ve bazı bürokratlar kızağa alındı. Ama ne çareki virüs bütün vücuda hakim olmuştu kısa sürede. İktidar partisi içindeki en yakın arkadaşlarımıza dahi “rüşvetçi-hırsız” gözüyle bakmaya başladık.

Gazeteci ve yazarlar olarak manşetler attık, uzun uzun makaleler kaleme aldık; “Halk rahatsız” diye.

Sandık ortaya konuldu yeniden ve Devr-i Süleyman başladı yeni baştan. Yolsuzluklar artarak devam etti. Bankalar yağmalandı adeta. Paket üzerine paket açıldı. Değişen sadece yolsuzluğun, vurgunun ve talanın adı

oldu. Bir bilen, kameraların karşısına geçti ve “verdimse ben verdim, öğretmenleri ev sahibi yapmak kötü mü” diyerek örtbas etti; siyaset tarihine “İlk Sen Yolsuzluğu” olarak geçen pisliği.

Sonrası hepinizin malumu…

28 Şubat 1997’de “bin yıl devam edecek” bir operasyon düzenlendi. Tanklara balans ayarı verildi. Rüşvet, iltimas, adam kayırma; tepeden tırnağa toplumun şiair haline geldi. Bu sefer Ülkem “işini bilenler” ve “işini bilmeyenler” diye kamplara ayrıldı.

Azınlık hükümetleri ve derme-çatma koalisyonlar dönemi. İçi boşaltılan bankalar, anayasa kitapçığı fırlatmalar, devalüasyonlar, yurt dışına döviz kaçırmalar vesaire vesaire..

“Halk rahatsız” manşetleri süslemeye başladı yeniden gazeteleri. Ki halk gerçekten rahatsızdı.

3 Kasım 2002’de yeni bir dönem başladı.

Aradan geçen 12 yıl içinde, çok şey değişti güzel yurdumda.

Ülkem ve milletim adına çok güzel, iyi, yararlı ve hayırlı yatırımlar ve hizmetler gerçekleştirildi. işlere imza atıldı. Görmezden gelmek, yok saymak hatta küçümsemek; insafsızlık olur.

Devletimizin malı denizdi, büyüdü, derinleşti ve koca bir okyanus oldu. Yollarımız duble olurken; yolsuzluklar otoban oldu.

Bu arada her ne olduysa ve her ne kadar “montajdı, paraleldi” denildiyse de; şapla şeker daha bir karıştı ülkemizde.

Ekleme Tarihi: 22 Ağustos 2014 08:52

Yazarın Diğer Yazıları İçin

Yorum Ekle

Yazdır

Yorumlar

Bu Habere Toplam 2 Yorum Eklenmiştir.

çalmayan kalmadı..ama bunlar gibisini de tarih yaz halil çakır

Evet sevgili ağabey kalemine ve yüreğine sağlık diyorum..analizinizden de anlıyoruz ki ; bu ülke de kim iktidar olduysa bi şekilde yolsuzluk batağına saplanmaktan kendini alamamış ve kamunun kaynaklarını hortumlamada hoyrat davranmaktan çekinmemiş..! Amma velakin bu şimdikilerin öncekilerden bir farkı var..O fark da bunların günahlarını katmerleştiren ve affedilmez kılan fark olarak öne çıkıyor..O da bunların Allah,din,iman diye diye gelmeleri ve Allahın adıyla yolsuzluk batağına girmiş olmalarıdır..
24/08/2014 22:25

İyi bir özet olmuş çağatay göktürk

Sayın Yazar; Yakın siyasi tarihimizi bilmyen gençlerimiz için güzel bir siyasi tarih özeti yapmışsınız. Kaleminize kuvvet ve size uzun bir ömür diliyorum.
22/08/2014 10:08

Flash Haber

URFA BİR KONAK DAHA KAZANDI

 Taşı toprağı altın değil tarih olan kadim şehir Şanlıurfa'da, uzun yıllardır atıl durumda olan ve kente çirkin bir görüntü veren Hacı Kamil Konağı restore edilerek turizme kazandırıldı.

Köşe Yazarları

Ali ÇİZMECİOĞLU

 

İmam Hüseyin SAVAŞ

 

Op.Dr.Yusuf Vehbi OCAK

 

Mustafa ARISÜT

 

Osman Ataman BİNER

 

Hüseyin GÜZEL

 

Ayten DOĞAN

 

Metin ŞENAY

 

Mehmet CANBEYLİ

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

DENEME

 

Anasayfa     Günün Haberleri     Sitene Ekle     Urfapress Tv     Yazarlar     Foto Galeri     Künye     İletişim  

  25 Nisan 2024