N.K:Ak Parti Gaziantep Milletvekili Abdulkadir Yüksel ile beraberiz. Sayın Vekilim referandum hakkında siz ne diyorsunuz? Sizin bakış açınızla referandum, evet, hayır nedir? Neden evet denmeli?
A.Y:Bütün hemşerilerimi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. Her seçim önemli ama hakikaten bu seçim diğer tüm seçimlerin anası. Belediye başkanlık, ya da milletvekilliği seçimi olsaydı her aday çıkıp ne yaptığını, ne yapmak istediğini, ne yapacağını millete anlatırdı. Ama bu farklı. Burada millet kendi kendini oyluyor. Herhangi bir siyasi kesimin, şahsın seçimi değil milletlin kendisi iradesinin seçimi. Cumhuriyetin ilanından beri dedik ki ; ‘’Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir.’’Peki bu u8ygulamada ne durumdaydı? Milletin idaresi Rahmetli Menderes ile olmuş. Milletin adamı diye, arkasına milleti alan, milletten başka güç olmadığını düşünen siyasi felsefe tek başına iktidar olmuş.50-60 arasında güzel, yükselen bir Türkiye trendi olmuş. Fakat bazı çevreler, aynı malum ekip, statükocular buna biz müsaade etmeyiz demiş ve darbe yapmışlar: Arkasından karanlık, kriz gelmiş ve üç fidanımızın asmışlar. Daha sonra bunlar 65’de bir anayasa yapmışlar.61 Anayasası diye bir anayasada parlamenter sistem ortaya çıkmış ve bu8nunla idare olunacağız denmiş ve başlamış. Sonra 65 seçimlerinde millet yine iradem benim demiş. Tek başına iktidar sahibi olursa daha istikrar ocağından Demirel seçilmiş. Demirel’de 6 yıl sonra,71 Muhtırası 12 Mart derken alaşağı. Ve ondan sonra kanlı bir dönem, gençlerimizin birbirine kırdırıldığı dönem. Ülkenin zaman kaybettiği dönem.80 Darbesine zemin hazırlanmış ve darbe olgunlaştı pat bir darbe. Kenan Evren ve cunta başa geçmiş. Kendisine bir profesör bulmuş Orhan Aldıkaçtı ve sözde Anayasa Profesörüne demiş ki bana bir anayasa hazırla. Kendilerini koruyacak bir anayasa. Ölene kadar kendi güçlerini devam ettireceği bir sistem kurmuşlar. Ve biz bugüne kadar bu anayasa iler devam ediyoruz yolumuza.81 Anayasasından sonra sandık kurulunca millet gene doğrusunu yapmış Rahmetli Özal’ı getirmiş. Milletin adamı diye, istikrarı yeniden elde etmek için. Dikkat edin orda da bir reform var. Dikkat çeken bir Türkiye yükselmesi var.91’de rahmetlinin ölüş şekli hala şüpheli ve sonra koalisyonlar, koalisyonlar… 2001’de yine milletin adamı, Eski İstanbul Belediye başkanı yaptığı reformlarla insanları umutlandıran liderimiz 2002 yılında AKP hareketi Türkiye’de iktidar olmuş ve 15 yıldır kesintisiz reformlar olmuş. Anlatmaya gerek yok muhteşem güzellikler. Ama bakın hep
tek başına iktidarın, istikrarın dönemi. Rahmetli Menderes, Rahmetli Özal Ve Sayın Liderimiz Recep Tayip Erdoğan döneminde de hep böyle olmuş. Bunların dışındaki dönemlere bakın, koalisyonun, darbenin cumhurbaşkanı-başbakan kavgaları ile ülkenin geriye düştüğü dönemler. Hep söylüyoruz dünya milletleri yarış haklinde bizim öne geçebilmemiz için koşmamız lazım. Koşabilmemiz içinde ayağımıza bağ olan, hastalık olan kötülüklerden kurtulmamız lazım. Pranga oluyor, tümsek oluyor. Hep zaman kaybettiriyor. Bizim zaman kaybedecek lüksümüz yok. Bu coğrafya kaygan bir zemin. Kaygan zemin derken komşu ülkelerin başımıza gelenler, 15 Temmuz’da bizim başıma getirilmeye çalışan durumlardan söz ediyorum. Yani bakın 5 yılda bir biz belediye başkanlarını seçiyoruz ortaksız, kemiksiz, tek başına hizmet ediyor. Belediye meclisini seçiyoruz onlar ne yapıyor planlamaları yapıyor. Bu iki kurum yerli yerinde. Sonra belediye başkanının bürokratları, genel sekreteri var bunlar da atanmış. İşte bu belediye başkanlığını yukarılara çekmek istiyoruz. Aynen belediye başkanı seçer gibi cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Türkiye normalleşiyor. Tepede kavganın, darbenin olmadığı bir dönem olacak. Siyasetçinin hesap yeri sandıktır. Sandıkla gelen sandıkla gider. Milletin üstünde hiçbir güç olmayacaktır. Biz milletin hizmetkârı olmaya devam edeceğiz. Milletin üzerinde hiçbir güç yoktur. Hiçbir organ, hiçbir kurum milletin üzerinde değil. Millet sabah kalktı seçim, akşam yattı seçim olmayacak. Ömrü belli. Cumhurbaşkanı, belediye reisi, milletvekili 5 yılda 1. Ki biz iki dönemle sınırlandırıyoruz cumhurbaşkanını. Şöyle bir şey ki biz adaylığı da kolaylaştırıyoruz.100 bin kişi bir araya gelip imza toplarsa bir şahıs aday gösterilebilir. Çok katılımcılı bir sistem bu. Sandık konsa bugün 24 milyon insanın gönlünü kazanması gerekir adayın.24 Milyon kişinin gönlünün kazanan biri diktatör olabilir mi? Demokrasi ile diktatörlük nasıl aynı süreçte ilerler? Tayyip Bey’in belediye başkanlığından bu yana sol çevreler şunu tekrarladı: Yaşam tarzımız değişecek, şeriat gelecek ve bizde ısrarla anlattık biz cumhuriyet çocuğuyuz diye.94 yılından beri bunu tekrarlamaktan sıkılmadılar. Büyük Atatürk ve Kuva-i Milliye ruhu ile çizgimiz beli anayasamızın ilk dört maddesi belli, üniter bir devletimiz var. Bizim siyasi çizgimizde belli; Efendi değil hizmetkâr olcağız dedik. Nasıl buradan bir diktatörlük çıkar ki. Bu söylemler hep gayriciddî söylemler ve millet bunu yapanlara sandıkta cezasını veriyor. Birincisi artık işler rayına girsin, seçim bitti geçim başlasın. Kalıcı istikrar bu. Ömrü belli 5 yıl. Ha arada bir hata mı oldu soruşturma hakkı açık. İlk aşamadan
düşündüğümüzde asık suratlı, geçimsiz bir diktatör muhtar düşünün. Siz onu caddede gezdirmezsiniz yani selam verilmez sandıkta da gereken cevabı verirsiniz. İradenin sahibi millet. Millet nasıl sert, asık suratlı bir muhtar, belediye başkanı istemez. İşte sistemde bunu sağlıyor. Bir fotoğraf var önümüzde.40 yıldır bu ülkeyi parçalamaya çalışan birkaç terör örgütü var. Üs akılları dışarıda. Bu örgütler kan, gözyaşı istiyor bunu biliyoruz peki Avrupa? Niye bakanlarımızı konuştur muyor? Niye hayır için var güçleriyle çalışıyorlar? Çünkü hasta Türkiye, aciz Türkiye,70 sente muhtaç Türkiye’yi istiyorlar. Ama millet, lideriyle şahlandı. Biz yine ille de hayır diyene hâşâ terörist demiyoruz ama hayır denilen kesime ve hayırın faturalarına dikkat çekmek görevimiz. Bu Recep Tayyip Erdoğan, AKP ya da bir şahsın isteği değil bu devletin, milletin geleceğinin söz konusu olduğu bir durum. Bizim insanımız ariftir, anlayandır, feraset sahibidir.16 Nisan ülkeye siyasal anlamda, idari anlamda baharın geldiği bir dönemdir.’’ Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindi’’i taçlandıracağız. Milletimiz en doğru kararı verecektir, milletin sağduyusuna sonsuz güveniyoruz.
N.K:Teşekkür ederiz Sayın Yüksel.
A.Y:Ben teşekkür ederim.
|
Günün Haberleri
