28 Şubat 2018 09:49

GÜNEŞE PRANGA VURULAMAZ..


GÜNEŞE PRANGA VURULAMAZ..


Hayat; Tıpkı önümüzü görmek için yaktığımız bir ateş meşalesi gibi… Karanlıklar içerisinde aydınlık yarınlara çıkmak için verilen bir mücadele… Bazen sonu olmayan uzun bir yol, bazen de fırtınalar denizinde alabora olan bir tekne…



Değerli dostlar…



Uzun zamandan buyana yazılarımıza bir süre ara vermek, Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu zor süreçte, ateşe benzinle gitmemek adına suskunluğumuzu koruyoruz. Yapılan haksızlıklar, adaletsizlikler, bu zor süreci kullanarak zirveye çıkmak için her türlü film fırıldağı çeviren makamların mevkilerin zorbalıklarına rağmen Ülkemizin ve vatanımızın bekası adına bu suskunluğumuzu koruyacağız…



Bu suskunluğumuzu, birileri korkaklık, ürkeklik olarak tanımlasa da, bizler onların bu düşüncelerine malzeme olmayacağız. Şunu herkesin çok iyi bilmesi gerekir ki Susmak; Bazen Erdem, Bazen’de isyana pranga vurmaktır.



Her şeyden önce Ülkemizin bekası, vatanımızın selameti, Halkımızın refahı bizler için çok önemlidir…



İnsan, Aç yaşar, susuz yaşar. Ama insan, vatansız yaşayamaz…
Bu süreçte tüm kızgınlıklarınızı, küskünlüklerinizi, sürgünlüklerinizi, Acılarınızı, umutlarınızı, haklarınızı bir kenara bırakın…



Bir gün, mutlaka Güneş yeniden doğacak, Doğan güneş, o fırtınaları beraberinde alıp götürecektir…
Çünkü; Güneşe Pranga Vurulamaz!
Değerli dostlar, sizlere Metanet Yazıcı’nın “Güneşe Pranga” isimli şiiriyle yazıma son vermek istiyorum.
Güneşe pranga vurulmuş,
Üşüyor Kâinat;
İnliyor titriyor, azapta yer-gök!
Bir dehşet ki, gürlemeler...
Kızılca kıyamet kuşatmış,
Buzdan alevler sarmış Semâyı
Ağlıyor gök kubbe...
Sele dönmüş sağanak-sağanak gözyaşı!
Titrer bir serçe kuş, avucumda
Sanırsın,
Yaşanan dehşet'tendir korkusu...
...
Hep bir yanılgıda teşhis-tedâvi
Oysa hedef belli, yönü Semâvi,
Küçücük yürekte O'nu arayış...
...
Bir yüreğin yıkımından büyük afet olur mu?
Minicik yüreğinde;
Bir yüreğin depremidir, titreten...
Batsın, gök kubbe çöksün!
İster yansın, sel alsın!
Köklerinden sökülsün,
Yaprakları yel alsın!
Yağmurlar urgan olsun,
Zarif boynunda;
Gelirse gelsin ölüm!
Kimin umurunda...
Değil midir içinde küre-i arz, yüreğin?
Değil midir;
Tüm varlıkların sığınağı
Bir avuç serçe yürek;
Derinliği, kuşatımı sınırsız...
Ürkecekse,
Kendi ürksün kâinat;
Mekânsız,
Sahipsiz,
Işıksız kalmaktan...
*
Nerede farkındalık, nerede algı!
Hep değişik tellerden vurulur çalgı...
Oysa;
Tek dil vardır bildiği, bunda göstermez zaaf
İki hecelik sözcük gerisi lâf-ı güzaf...

02.09.2011 / Metanet Yazıcı


Allah’ın selameti, bereketi ve Adaleti tüm mazlumların üzerine olsun…