13 Temmuz 2016 15:20

Böyle Ensarlık İstemiyorum!

Böyle Ensarlık İstemiyorum!



Suriye’de uzun yıllardan beri devam eden dikta rejimi sonunda patlak verdi ve Beşar ESAT’ın yönetim konusunda babası kadar becerikli olmadığı ortaya çıktı. BOP’un senaristleri ve uygulayıcıları Suriye’deki otorite boşluğundan da faydalanarak ülkedeki iç savaşın fitilini ateşlediğinden bu yana yaklaşık beş yıl geçti.



BOP’un amacı Suriye’yi Irak gibi yapmaktı… Ama aynı Irak’taki iç savaşın ve bölünmenin acılarını nasıl ki en çok Türkiye yaşadıysa, Suriye olayı da bizim kucağımızda patladı.



Ülkemizin dış borçlarının önceki hükümetlere göre katlanarak arttığı AKP döneminde PKK terörünün iyice azması yetmediği gibi bir de Suriye’den gelen ithal terör belimizi iyice büktü.



AKP hükümetinin izlediği hatalı dış politika yüzünden kısa bir sürede milyonlarca Suriyeli ile iç içe yaşamaya başladık…



Cumhurbaşkanı miting meydanlarında, salon toplantılarında yaptığı konuşmalarda, Suriyelilerin muhacir olduğunu, bizim de ensar olmamız gerektiğini söyledi durdu…



İyi, tamam, kabul, biz ensar olalım da, kime karşı… muhatabımız muhacir gibi davranmıyor ki; evet inkar etmiyorum, Suriyelilerin tamamı kötüdür demiyorum ama yaş ortalaması 18-25 arasında olan ve sokaklarda aylak aylak gezen, önüne gelen herkese şer satan büyük bir güruhla karşı karşıya kaldığımızı hiçbir Urfalı inkar edemez… Neredeyse her gün gazetelerde, Suriyelilerin karıştığı bir kavga, bir bıçaklama, bir ev basma, düğün basma, adam dövme haberlerine rastlanır oldu…



Ankara’da oturup ahkam kesmek kolay tabi… Benim oturduğum apartmanda 5 tane Suriyeli komşum var, gelsinler de benden sorsunlar.



Devletimizi yönetenler danışmanları ve taşra teşkilatları tarafından yanlış yönlendiriliyorlar. AKP Şanlıurfa İl ve İlçe yönetimlerinin işi davetlerde, düğünlerde boy göstermek değildir. Bu Suriyeliler geldiğinden beri yaşanan fuhuş, uyuşturucu, cinayet, yaralama vs. olayları rapor edip genel merkezlerine bildirmek hiç mi akıllarına gelmemiştir. Bu olayların rapor edilmesi vicdani bir sorumluluktur. Bu sorumluluğunu yerine getirmeyenler kanunen olmasa da vicdanen suçludur.



Vergisini, kirasını, Bağ-Kur’unu ödeyemediği için son bir yılda 800 esnafın kepenk kapattığı Şanlıurfa’da Suriyelilerin açtığı yüzlerce kaçak işyeri vardır. Peygamberler şehri Şanlıurfa’da Suriyeliler tarafından açılan gazino, pavyon, kafe görüntüsü altında akla gelen gelmeyen her türlü pisliğin sergilendiği mekanlar yüzünden şehrimizin ahlaki çöküntüsü hızlanmıştır.



Bizler bu durumdayken, Cumhurbaşkanı sürpriz bir çıkış yapıyor ve Suriyelilere vatandaşlık verileceğini açıklıyor… Bu açıklamanın hemen ertesi günü, bu sefer de TOKİ’nin elindeki boş konutların Suriyelilere tahsis edileceğini söylüyor.



Sayın Cumhurbaşkanı, hiç kusura bakmayın, ülkemizin ve milletimizin geleceğini ilgilendiren bu kadar hayati bir konuda tek başınıza karar vermenizi doğru bulmuyorum. Hoş bu konunun gündeme getirilmesi bile doğru değil de mademki gündeme geldi; bu konuda halk karar vermelidir. Referanduma gidilmelidir.



Ama bu referandum öncesinde, halkı ikna etmek için devlet hazinesinden mitingler, toplantılar, yemekler düzenlenmemeli… Akil adamlar piyasaya sürülmemelidir. Yani insanımız kendi hür iradesiyle baş başa bırakılmalıdır. Bu şartlar altında yapılacak olan bir referandum bütün gerçekleri gözler önüne serecektir.