07 Ekim 2015 08:29

HİLELİ TERÖR!

Terör terördür.
Terör denince akla sadece dağ ve silah gelmemeli.
Silahlı çatışmada gelmemeli.
Hani, terörün dini, imanı, rengi, mezhebi, ilkesi yok deriz ya, işte bugün sizlerle hileli gıda terörü üzerine sohbet etmek istiyorum.
Ve yine bugün ben sizlerle siyasetin sıcaklığından biraz olsun uzaklaşıp her zaman sözde kalan fakat gittikçe daha da tehlikeli bir hal alan ‘Hileli Gıda Terörü’ üzerine sohbet etmek istiyorum.
Evet, ne yazık ki çarşı Pazar ve hatta birçok markalı AVM, Market reyonlarında rahatça karşılaşmaya başladığımız şeytanın aklına dahi gelmeyecek yöntemlerle gıda üreten sahtekârlar türedi.
Evet, namussuzlar, sahtekârlar, üçkâğıtçılar sağlığımız ile oynuyorlar. İşin garip olan tarafı ise bu duruma ilgililerin, yetkililerin sus pus içinde olmaları.
Hileli gıda terörü kapsamında neler yok ki?
At ve eşek etinden yapılan Et ürünleri ilk sırada!
Bunu süt ürünleri, bitkisel yağlar, yoğurtlar, peynirler ve daha birçok gıda maddeleri takip etmekte.
Son günlerde piyasalarda toplanan iki kahve numunesinde ilaç maddesi çıktığını biliyor muydunuz?
Ve yine zeytin ve üzümü kurutmak için mazota batırdıklarını biliyor musunuz?
Bal’dan bahsetmeye sanırsım hiç gerek yok. Anzer balının kilosunun 850 TL olduğu ülkemizde her köşe başında açıkta satılan ballarla ilgili takdiri de sizlere bırakıyorum.
Ne yiyeceğimizi şaşırır hale gelen bir toplum olduk.
Sadece yiyeceklerimiz mi?
Hayır!
Giyeceklerde de durum yiyeceklerden kalır değil.
Ankara, İstanbul, İzmir ve Bursa’daki sosyete pazarlarında ve bazı çarşılarda yapılan denetimler sonucu 5 bin giyim ürünü içerisinde limitlerinin üzerinde kimyasal içeren numuneler tespit edilmiş.
Bugün ne yazık ki yiyecek be giyeceklerde büyük tehlike altındayız.
Gıda olsun, giyim olsun, kayıt dışı üretim terörü maalesef ülkenin dört bir yanını kaplamış ve daha da giderek büyüyor.
Temennim bu türden rezalete, utanca ve daha da önemlisi hileli gıda ve giyim terörüne seyirci kalınmamasıdır.

Yeniden buluşmak dileği ile.