02 Ekim 2015 09:13

ÜLKÜCÜLERİN PARTİSİ MHP'DİR

Ülkücülerin Partisi MHP'dir.



Başta komünizm olmak üzere, emperyalizmin her türlüsünün karşısında bir iman kalesi gibi dimdik duran ülkücü hareketin lideri Cennet Mekan Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ’den tutunuz da teşkilatın en alt kademesinde olan gençlere varıncaya kadar her ülkücü büyük bedeller ödemiştir.



1969-1980 yılları arasında 11 yıl boyunca Türkiye’de büyük bir savaş yaşanmıştır…



Hak ile batılın savaşı…



Bayrak dalgalansın, din hakkıyla yaşansın, devlet daim olsun diye mücadele eden ülkücüler en sonunda 12 Eylül 1980 sabahı üzerlerinden geçen beşibiryerdelerin silindiri ile darmadağın olmuşlardı…



Askeri rejimden demokrasiye geçiş döneminde kurulan ballı petekli bir parti, diğer partilerin eskilerini çatısı altına aldığı gibi “etiketini edinerek, nimetlerinden faydalandığı halde fikirlerini idrak edemeyen” ülkücülükten geçinenlere de kapılarını açmıştı…



Gerçek ülkücülerin cepheden cepheye koşarak vatan savunması yaptığı dönemlerde evinden dışarı çıkmayan ülkücülükten geçinenler 12 Eylül sonrası meydanın boş kalmasından faydalanarak diledikleri şekilde at oynatmaya başlamışlardı…



Şahsi menfaatleri uğruna gittikleri, emperyalizmin ürünü liberal partilerde vicdanlarını rahatlatmak için de “Başbuğ cezaevinden talimat göndermiş; her ülkücü kendine yer bulabildiği partide siyaset yapabilir” yalanının arkasına sığınmışlardı. Oysa ki; O büyük lider hayatının hiçbir döneminde böyle bir kelam etmemişti… Ama çok net bir şekilde “ülkücünün partisi MHP’dir, ülkücülük MHP’nin tekelindedir ve MHP’de olmayan ülkücü değildir” demiştir.



Diğer partilere giden ülkücülükten geçinenlerin büyük kısmı zaman içinde hatalarını anlayıp, “Türklük gurur ve şuuru ile İslam ahlak ve faziletinden nasiplenmek üzere” büyük bir mahcubiyet içinde yeniden MHP’ye döndüler…



Ülkücü hareketin “vazifede en önde, mükafatta biz yokuz” diyen çilekeş mensupları, geri gelen arkadaşlarını engin bir hoşgörüsü ile kucaklamıştır ki, ülkücüye yakışan da budur…



Yuvaya dönen ve tabandan gördüğü kabulün yanı sıra Genel Merkezinde samimiyetlerine güvenip, inanarak görev verdiği bu insanlara itiraz etmek sadece ve sadece teşkilatın zarar görmesine sebep olacaktır.



Hiçbir ülkücü teşkilatının zarar görmesine müsaade etmez, şahıslara endeksli siyaset yapmaz, ülkücü için kimlerin aday olduğu ve hangi adayın kaçıncı sırada olduğunun bir önemi yoktur. Ülkücü için asıl olan “üç hilal”dir ve MHP’nin başarısıdır. Ülkücü hareket, dışarıdan gelerek saflarına katılan yeni arkadaşlarını dava potasında eriterek, her türlü fikri donanıma kavuşturmaya muktedir güçlü bir teşkilat yapısına sahiptir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.



Bütün ülkücüler seçimlerin yaklaştığı bu günlerde şahısları konuşmaktan vazgeçerek, projeleri, vaatleri, seçim bildirgesini konuşarak başarı için elinden geldiğince katkı sağlamalı ve teşkilata fitne, fesat sokmak isteyenlerin planlarını ters yüz etmelidir. Unutulmamalıdır ki, ülkücü ülkücünün öz kardeşidir, kardeşler arasında kırgınlık, dargınlık olmaz… Bütün ülkücüler birbirlerine sımsıkı kenetlenerek, hızlı, kendinden emin ve sert adımlarla yürüyerek iktidar koltuğuna oturmalıdır. Bu büyük camiaya umut bağlayan milyonlarca insanın artık beklemeye tahammülü kalmamıştır.



Ülkücü hareket için artık vakit iktidar olma vaktidir.