27 Nisan 2015 09:22

Türkiye’den Özür Dilenmelidir



1915…2015 aradan 100 yıl geçmiş, tam bir asır…



Ermeniler 1915’ten önce yüzyıllarca Ermeniler Osmanlı Türk Devletinin kanatları altında canlarının ve mallarının güvenliği sağlanmış bir şekilde Türk topraklarında imtiyazlı vatandaşlar olarak yaşadılar. Dışarıdan gelebilecek her türlü tehlikeden Türk kolluk kuvvetleri sayesinde korunmuşlardır.



Ama ne zaman ki; devletimiz zayıf düşmüştü, Avrupa’nın emperyalist-barbar milletleri yılan, sırtlan, akbaba kılığında üzerimize saldırarak topraklarımızı işgal ettiler, işte o zaman Ermeniler “Besle kargayı oysun gözünü” atasözündeki gibi çeteler kurarak dağlara çıkmış, erkekleri cephede yiğitçe vuruşan Türk köylerine saldırarak geride kalan kadın, çocuk ve yaşlılara işkence yaparak öldürmüşlerdir. Doğu Anadolu Bölgesinden topladıkları yüzlerce kadını Van Gölündeki bir adada bulunan "Akdamar Ermeni Kilisesi"ne götürerek önce ırzlarına geçmişler sonra işkence yapmış ve diri diri yakarak öldürmüşlerdir.



Ermeniler sadece Doğu Anadolu’da değil, işgal kuvvetlerinin girdiği her yerde Türk milletine kin, nefret ve ölüm kusmuşlardır. Silahlı çetelere katılamayan ve masum görünen Ermeniler bile işgal kuvvetlerine yardım ve yataklık etmeyi bir görev olarak bilmişlerdir. Onların bu kahpeliği yüzünden birçok şehirde işgal kuvvetlerini söküp atmamız gecikmiştir.



Şanlıurfa’da yaşayan herkes büyüklerinden dinlemiştir Ermenilerin ihanetlerini… Evladı olmaktan gurur duyduğum, örnek insan, saygıdeğer babam M.Sait SAVAŞ’ın nenesinden dinleyip bizlere aktardığı ihanetlere bir örnek verecek olursak;



Yıllardan beri aynı mahallede yaşadıkları için bayram günleri, dini günleri Türklerce de bilinen Ermeniler o özel günlerinde işe gitmez, çalışmaz, en güzel kıyafetlerini giyer bayramlarını kutlarmış… İşte büyük nenemiz komşuları olan bir Ermeni aileyi bayramlık kıyafetler içinde görünce şaşkınlıkla, “Hayırdır komşu bayramınız değil ki, neden böyle giyindiniz?” diye sormuş… Ermeni kadının verdiği cevap şahsına yakışır kahpelikte olmuş; “Fransızlar Urfa’yı işgale geliyormuş, bizim için bundan daha büyük bayram mı olur?” …İşte bu hain düşüncelerle Urfa’da işgalci Fransız kuvvetlerine her türlü lojistik desteği sağlamışlardır. Pek tabii olarak Urfa’nın şanlı direnişi sonrasında Fransız topraklarımızı terk edince Ermenileri bir can korkusu sarmış ve büyük bölümü Suriye’nin Halep kentine göçmüşlerdir. Ne diyelim; “Hainler korkak olur”



Kurtuluş savaşından sonra Türkiye’de kalan Ermeniler yaşamlarına huzur içinde devam etmişlerdir. Hiç kimse onları diğer Ermenilerin ihanetlerinden sorumlu tutmamıştır. Kalan Ermeniler ticaretlerini ve sanatlarını sürdürmüşlerdir. Üstelik her an ihanet etme ihtimallerine rağmen…



70’li yılların başında Agop Agopyan takma adlı Harutyun Tokaşyan, James Karnusyan ve Kevork Acemyan tarafından ASALA terör örgütü kurulmuş ve terörist eylemlerine başlamışlardır.



27 Ocak 1973, Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet BAYDAR ve Konsolos Bahadır DEMİR şehit edildi.



22 Ekim 1975, Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş TUNALIGİL, büyükelçiliği basan 3 terörist tarafından şehit edildi.



20 Şubat 1975, Beyrut'taki THY bürosu bombalandı.



24 Ekim 1975, Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail EREZ ve makam şoförü Talip YENER, büyükelçilik yakınlarında şehit edildi.



16 Şubat 1976, Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliği Başkatibi Oktar CİRİT şehit edildi.



9 Haziran 1977, Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Taha CARIM, büyükelçilik ikametgahının önünde şehit edildi.



2 Haziran 1978, Türkiye'nin Madrit Büyükelçisi Zeki KUNERALP'in makam aracına 3 terörist tarafından ateş açıldı. Arabada bulunan büyükelçinin eşi Necla KUNERALP ile emekli büyükelçi Beşir BALCIOĞLU şehit edildi.



12 Ekim 1979, Hollanda'daki Türkiye Büyükelçisi Özdemir BENLER'in oğlu Ahmet BENLER, silahlı saldırı sonucu katledildi.



22 Aralık 1979, Türkiye'nin Paris Turizm Müşaviri Yılmaz ÇOLPAN, bir teröristin saldırısı sonucu katledildi.



31 Temmuz 1980, Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği İdari Ataşesi Galip ÖZMEN ile 14 yaşındaki kızı Neslihan ÖZMEN’in katledildiği terörist saldırıda Galip Özmen'in eşi Sevil ÖZMEN ve oğlu Kaan ÖZMEN olaydan yaralı olarak kurtuldular.



17 Aralık 1980, Türkiye'nin Avustralya Başkonsolosu Şarık ARIYAK ile koruma görevlisi Engin SEVER şehit edildiler.



6 Şubat 1980, Türkiye'nin İsviçre Büyükelçisi Doğan Türkmen, Bern'de uğradığı saldırıdan yara almadan kurtuldu.



17 Nisan 1980, Türkiye'nin Vatikan Büyükelçisi Vecdi Türel'in makam aracına ateş açıldı. Türel ve koruma görevlisi Tahsin Güvenç saldırıdan yaralı olarak kurtuldular.



26 Eylül 1980, Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Basın Danışmanı Selçuk BAKKALBAŞI, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.



4 Mart 1981, Türkiye'nin Paris Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Reşat MORALI ile din görevlisi Tecelli ARI, arabaya binecekleri sırada şehit edildiler.



9 Haziran 1981, Türkiye'nin Cenevre Başkonsolosluğu Sözleşmeli Sekreteri Mehmet Savaş YERGÜZ, evine giderken şehit edildi.



24 Eylül 1981, Türkiye'nin Paris Başkonsolosluğu ile Kültür Ataşeliği'nin bulunduğu binayı işgal eden 4 ermeni terörist, 56 Türk görevli ve vatandaşı rehin aldı. Teröristler, kendilerine müdahale etmek isteyen güvenlik görevlisi Cemal ÖZEN'i şehit etti, Başkonsolos Kaya İNAL'ı yaraladılar.



2 Nisan 1981, Türkiye'nin Kopenhag Çalışma Ataşesi Cavit Demir, oturduğu apartmanın asansöründe uğradığı silahlı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu.



25 Ekim 1981, Türkiye'nin Roma Büyükelçiliği İkinci Katibi Gökberk Ergenekon, yolda yürürken saldırıya uğradı. Ergenekon, olaydan hafif yaralarla kurtuldu.



28 Ocak 1982, Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal ARIKAN şehit edildi.



5 Mayıs 1982, Türkiye'nin Boston Fahri Başkonsolosu Orhan GÜNDÜZ, uğradığı silahlı saldırıda şehit oldu.



7 Haziran 1982, Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği İdari Ataşesi Erkut AKBAY ve eşi Nadide AKBAY katledildi.



27 Ağustos 1982, Türkiye'nin Ottowa Büyükelçiliği Askeri Ataşesi Atilla ALTIKAT, silahlı saldırı sonucu şehit oldu.



9 Eylül 1982, Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN katledildi.



8 Nisan 1982, Türkiye'nin Ottawa Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Kani GÜNGÖR, uğradığı silahlı saldırıda yaralandı.



21 Temmuz 1982, Türkiye'nin Rotterdam Başkonsolosu Kemal Demirer'e konutu önünde silahlı saldırı düzenlendi.



7 Ağustos 1982, ASALA'ya bağlı 2 terörist Ankara Esenboğa Havalimanında düzenlediği silahlı baskında 8 kişi öldü, 72 kişi yaralandı. Bu, Ermeni terörizminin Türkiye'deki ilk eylemi oldu.



9 Mart 1983, Türkiye'nin Belgrad Büyükelçisi Galip BALKAR'a 2 terörist tarafından 9 Mart'ta silahlı saldırı düzenlendi.



14 Temmuz 1983, Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği İdari Ataşesi Dursun AKSOY, ermeni teröristlerce katledildi.



27 Temmuz 1983, Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliği, 5 Ermeni terörist tarafından basıldı büyükelçilik Müsteşarı Yurtsev MIHÇIOĞLU'nun eşi Cahide MIHÇIOĞLU hayatını kaybetti.



16 Haziran 1983, İstanbul Kapalıçarşı'da bir ermeni terörist tarafından halkın üzerine ateş açıldı. Olayda 2 kişi öldü, 21 kişi de yaralandı.



15 Temmuz 1983, THY'nin Paris Orly havalimanındaki bürosu önünde bomba patladı. Olayda, 2'si Türk, 4'ü Fransız, 1'i Amerikalı, 1'i de İsveçli olmak üzere 8 kişi öldü, 28'i Türk, 63 kişi de yaralandı.



28 Nisan 1984, Türkiye'nin Tahran Büyükelçiliği Sekreteri Şadiye YÖNDER'in eşi, İran ile Türkiye arasında ticaret yapan işadamı Işık YÖNDER, bir ASALA teröristi tarafından öldürüldü.



20 Haziran 1984, Türkiye'nin Viyana Büyükelçiliği Çalışma Ataşesi Erdoğan ÖZEN, otomobiline yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şehit oldu.



19 Kasım 1984, Türkiye'nin BM Temsilciliğinde görevli Enver ERGUN, aracına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu şehit oldu.



28 Mart 1084, Tahran'da Büyükelçilik Başkatibi Hasan Servet ÖKTEM ve Büyükelçilik Ataşe Yardımcısı İsmail PAMUKÇU, evlerinin önünde uğradıkları silahlı saldırıda yaralandılar…



Neyse ki; daha sonra delisi de velisi de bol olan şanlı bir hareketin mensupları devreye girdiler ve ASALA denilen terör örgütünün kamplarını birer birer basıp büyük bölümünü imha etmeye muvaffak oldular (Allah C.C. onlardan razı olsun).



İşte bütün çıplaklığıyla böylesine ortadayken, şuurunu yitirmiş olan Ermenilerin katliam yalanlarına inanan içimizdeki “Mahçup” olması gereken kansızlar ve at gözlüğü takmış diğer ülkeler bir araya gelerek, tarihinde tek bir leke olmayan, tarihi kahramanlıkla, merhametle, mazlumlara yardım elini uzattığı hadiselerle dolu olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinden özür dilemelidirler.