18 Ağustos 2014 08:31

Cumhurbaşkanlığı Ve Siyasi Olgunluk


CUMHURBAŞKANI KİMDİR!,SİYASİ OLGUNLUK NEDİR?

Kelime anlamı çok açık! Cumhur başkanı,Cumhur reisi..Cumhurun ,yani halkın reisi demek.
Halk kim? Bir ülkede yaşayan , ülkenin devletine ,vatandaşlık bağı ile gönülden bağlı olan insanlar topluluğu.Ülke sınırları içerisinde yaşayan insan topluluğu dediğimize göre, tariften anlaşıldığı üzere homogen olmayan bir topluluktan bahsediyoruz demektir.


Homogen olmayan bu topluluğun tek ve en önemli ortak noktası ,saygı duyduğu bir devletinin olmasıdır.Homogen olmayan bu halk;etnik köken,inanç ,mezhepler ve siyasi düşünce konusunda farklı insan gruplarından oluşmaktadır.Farklı hassasiyetleri ve beklentileri olan bu insanların üzerinde mutabık kalacağı bir REİS seçmesi ise kolay bir şey değildir.Aslında kolaydır da, bu göreve talip olacak Cumhurreisi adaylarının bu yükü taşıyabilecek kabiliyet ,ruh ve algıya sahip olması kolay bir şey değildir. Belli bir yaş,eğitim ve ahlaki olgunluğa ulaşmış; 'yaratılanı yaratandan dolayı sevmek' bilincini içselleştirmiş bir kimsenin bu işin üstesinden gelememesi için bir engel olmamalıdır.Zor olan bu özellikleri görev alanına yansıtacağının teminatının verilmesidir.

Anayasamızın 101-102.maddeleri 40 yaşını aşmış yüksek öğrenim görmüş,( tercihan meclis üyesi bir) adayı tarif etmektedir.Tercihan meclis üyesi dememin sebebi; Meclis üyesi olmayan bu vasıflara haiz bir insanın aday olabilmesi için en az 20 milletvekilinin tavvasutuna ihtiyaç duymasındandır.Bu durum da bana göre anayasanın eşitlik ve seçme , seçilme ilkelerine aykırı bir durum gibi gözükmektedir.

Yakın zamanda yaşadığımız Cumhurreisi seçme işlemi, aşırı derecede politize olmuş toplumumzda hiç de güzel ve hakkaniyetli olmayan bir seçim olarak cereyan etti ve çok şükür selametle sonuçlandı ..

12 Eylül sonrası depolitize olmuş toplumun, siyasi olaylara ilgisizliğinden şikayet ederken; bu denli politize olmuş bir toplumun da; seçme hakkı ve görevini kullanması sırasında bazı hataların ve yanlış değerlendirmelerin mümkün olabileceğini düşünüyorum.


Son mahalli seçimler ve cumhurreisi seçimi bunun canlı örneği olmuştur.Her iki seçimde de 55milyona yakın seçmen Muhtarı,belediye başkanını belediye meclis üyelerini ve Cumhurreisini seçerken hep aynı motivasyonla hareket etmiştir.Türkiye halkı, siyaseten belirgin bir şekilde üç ana gruba ayrılmıştır.

Bu üç ana grub, fanatik futbol takımı taraftarlığı davranışı ile hareket etmekte;her ahval ve şart altında kendi takımını(pardon adayını)des-
teklemektedir.

Bu davranışın; Türkiye'nin arzu edilen siyasi olgunluğa erişmesi ve her göreve uygun vasıfta insanların seçilmesinin önündeki önemli bir engel olduğunu düşünmekteyim.


Bu nedenle görevi sona eren Sn.Gül'ün nereye monte edileceği,edilmesi gerektiği ciddi manada siyasi gündemimizi meşgul etmektedir.

Sn.Gül;yaklaşık 30 yıldan beri Türk siyasetinin içinde ve en ön sıralarında görev almış, siyaseten üstlenmediği bir makam kalmamış olmasına rağmen, acaba hangi koltuğa otursam, hangi görevi alsam çabasındadır.Bu insani hırs,yukarıda değindiğim 'Fanatik futbol takımı taraftarlığı' siyasi mantığı ile de birleşince, ülkede gençlerin önü kesilmekte,farklı düşünce ve sesler aktif olma imkanı bulamamaktadır.

AKP nin çok beğendiğim 3 dönem yasağı nedeniyle teorik olarak seçilemeyecek vekiller, ciddi bir telaş içerisindedirler.Buna benzer siyasi hırs ve makam ,mevki sevdasının önünün alınabilmesi artık gereklidir.Bunun için de toplumun hızlı bir şekilde farklı politik davranışları gösterme kabiliyetine kavuşması;insana makam uydurma değil makam uygun insanı arama çabasının ön plana çıkması gerekmektedir..

Türkiye'de;muhtarlıktan Cumhurreisi seçimine kadar seçimler, Anayasada belirlenmiş kurallarla yapılmakta.Herkesin söz birliği etmişcesine şikayet ettiği bu anayasa, %70'i sivil otoriteler tarafından değiştirlmiş bir anayasadır.Bu nedenle herkesin bu anayasaya bağlı kalması ona göre hareket etmesi hukuk içerisinde kalabilmenin baş şartıdır.

Anayasanın 104.madesi Cumhurbaşkanın görev ve yetkilerini tarif etmektedir.Anayasalar ; bir ülkede Cumhurbaşkanları da dahil herkesin hassasiyetle uyması gereken toplumsal uzlaşma metinleridir.

Seçilmiş Cumhurreisimizin sanki anayasayı bu manada zorlayacağı düşüncesini hissettiren sözleri ;yine Anayasa'da bellirtilen 'Hukuk devleti' olma ilkesi ile bağdaşmayacaktır.Farklı bir yönetim tarzı düşünmek ve gerekli hukuki alt yapıyı planlamak son derece makul bir siyasi davranıştır.Ancak bunun için de anayasanın ilgili maddelerinin değiştirlmesi ve devletin yapısının buna uydurulması gereklidir.

Türkiye toplumunun kabaca (siyaseten) 3 gruba ayrıştığını söylemiştim.

Bu gruplar ve mevcut anayasamızın görevlendirdiği 'Yeni Cumhurreisi'nin nasıl olması gerektiği noktasındaki düşüncelerimi ayrı bir yazı konusu yapmak istiyorum.Türkiye'de yaşayan yaklaşık 80 milyon insanın; içinde bulunduğumuz ateş çemberi nedeniyle; siyaseten daha hoşgörülü,birleştirici,bağışlayıcı , merhameti ve birlikte yaşama arzusunu ön plana alan bir tavır içine girmesi zamanı geçmek üzeredir.

Her ferdin bu ülkenin birlik ve beraberliğini tesis için yapması gereken görevleri vardır.Bazı görev ve sorumlulukların yazılı metinleri olmaz.Kalbinin sesini dinleyen herkes bu görevini ve takip etmesi gereken yolu bulacaktır.