24 Nisan 2014 15:26

TOPLUMU DOĞRU OKUMAK

Okuyanlar hatırlayacaklardır; 20 Kasım 2009 tarihli Pusula’da yayımlanan “Muhafazakarlaşarak Demokratlaşıyoruz” başlıklı yazımızda Sabancı Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu ve Prof. Dr. Ali Çarkoğlu’nun birlikte hazırladıkları “Türkiye’de Dindarlık - Uluslararası Bir Karşılaştırma” başlıklı araştırmadan söz etmiştik.


O günlerde sık sık muhatap olduğum “29 Mart 2009 Yerel Seçimleri sonuçlarını nasıl değerlendiriyorsun” ve benzeri sorulara, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni övmek ya da parrti yönetimindeki birilerine mesaj göndermek gibi bir niyetimizin bulunmadığını özellikle belirterek, söz konusu dosyadaki bilimsel verilere dayanarak cevap vermiştik.

Şimdi; 5 yıl sonra da; 30 Mart 1014 Yerel Seçimleri sonuçlarını bu dosyadaki verilerle değerlendirmek durumundayız.

Araştırmanın ‘sunuş’undan öğrendiğimiz kadarı ile; Prof. Dr. Kalaycıoğlu ve Prof. Dr. Çarkoğlu’nun hazırladıkları rapora esas olan anket; Kasım-2008 / Mart-2009 ayları arasında 53 ilde,1.453 hanede bulunan 18 yaş üstü kişilere sorular yönelterek uygulanmış. Özetlersek;

1- Yıllardır kanayan yara haline gelen başörtüsü konusunda sorulan sorulara ankete katılan yurttaşlarımızın yüzde 69’u devlet memuru kadınların, yüzde 70’i ise üniversitelerde isteyen öğrencilerin başını örtmelerine izin verilmesinden yana olduklarını belirtmişler.

2- Türkiye’de Müslümanların ibadetlerini serbestçe yerine getirip getirmediği sorusuna katılımcıların yüzde 78’i “Evet, getirebiliyorlar” derken, yüzde 19’u Müslümanların ibadetlerini yerine getiremediğini belirtmiş.

3- Türkiye’de dindar insanlara baskı uygulanıyor mu? sorusuna; katılanların yüzde 71’i “Baskı uygulanmıyor” diye derken, yüzde 24’ü “Dindar insanlara baskı uygulandığını“ dile getirmiş.

4- Ankete katılanların tamamına yakını laik kesimin dilediği gibi serbestçe yaşadığını düşündüğünü söylemiş. “Laik insanlara baskı yapılıyor mu?” sorusuna; yüzde 87’si “hayır” cevabını verirken, yüzde 9’u “Evet baskı yapılıyor” diye yanıtlamış.

5- Laik kesimdeki insanların en çok maruz kaldığını belirttikleri baskı ceşidi ise “ibadet” olarak belirtilmiş. Laik kesimin sadece yüzde 10’u örtünme konusunda baskı yapıldığını düşünüyor.

6- Ankete katılanların yüzde 95’i, “Hiç şüphe duymadan Allah’a inandığını” belirtmiş. Yüzde 16’sı kendisini son derece dindar olarak tanımlarken, yüzde 39’u “oldukça dindar” olduğunu ifade etmiş. Yüzde 32’si “biraz dindar” olduğunu”; yüzde 2’si ise dindar olmadığını söylemiş.

7- Katılımcılara camiye ne sıklıkla gittikleri sorusuna, katılımcıların; yüzde 40’ı camiye haftada birden fazla gittiğini; yüzde 66’sı ise ibadet etmek dışında bir cami cemaatinin ya da benzeri bir dini topluluğun yaptığı toplantılara hiç katılmadığını belirtmiş.

8- Araştırmada yer alan konular arasında, katılımcıların hangi sebeplerle dua ettikleri de var. Ankete katılanlar, en çok, “Allah’tan kendisi ve ailesini olabilecek herhangi bir felaketten koruması için” dua ettiklerini belirtmişler. Edilen dualar arasında sırasıyla: Sevdiğine kavuşma, para ve taraftarı olduğu takımın maçı kazanması gibi sebepler de yer almış.

***

Yukarıdaki rakamları doğru okursak; ülkemiz ve insanlarımız kelimenin tam anlamıyla demokratlaşamamış veya demokrasinin bütün kurum ve kurallarını benimsememiş olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak; 12 Eylül 198O darbesinden birkaç yıl sonra başlayan süreçte muhafazakarlaşırken demokratlaşma yolunda ağır aksak da olsa emin adımlarla yol almış ve almaktadır.

Bu gerçeği Adalet ve Kalkınma Partisi ile Başbakan Sayın R. Tayyip Erdoğan’dan başka farkeden ne bir parti var Türkiye’de ne de bir lider.

CHP’nin elindeki kaleleri kaybediişi, MHP’nin büyük bir patlama yapamayışı, BDP’nin ülkenin Doğu ve Güneydoğu’suna sıkışıp kalması bu yüzdendir. Sosyal gerçeklere gözlerini yumdukları içindir; her seçimden boynu bükük çıkışlar